Geçmişten günümüze ulaştırma sektörünün en yaygın kullanılan araçlarından olan demiryolları, teknolojinin gelişmesi ile farklı üretim tekniklerine ve malzeme kullanımlarına ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde özellikle hat oluşturulurken kullanılan geosentetik malzemeler, yapım metodolojisini hızlandırmış ve aynı zamanda malzeme kullanımında ekonomikliği sağlamıştır.

Ulaştırma sektörünün en hızlı ve yaygın tercih edilen araçlarından biri olan havayolları, konumları ve teknolojik alt yapılarıyla diğer tüm ulaştırma araçlarından ayrılır. Özellikle iniş ve kalkış sahaları, pist alanları, apronlar ve istasyonlar gibi farklı bölgeler, belirlenen sınırları gözeterek inşa ve bakım süreçlerine özgü mühendislik bilgisi gerektirir. Günümüzde havalimanlarında karşılaşılan sorunlar, geleneksel yöntemlerin ötesinde geosentetik malzemelerle ekonomik ve uzun ömürlü çözümler geliştirilerek çözülebilmektedir.

Üzerine mühendislik yapısı yapılacak olan zeminler, sahip oldukları zemin emniyet gerilmesinden daha fazla gerilmelere maruz kaldıklarında taşıma gücü problemi ortaya çıkar ve üzerine yapılacak olan yapılarda çatlama, göçme, kırılma gibi kalıcı deformasyonlar meydana gelebilmektedir. Konvansiyonel çözümlerden farklı olarak, çekme mukavemetine sahip geosentetik donatılar (geogrid, geotekstil, geo hücre, kompozit malzemeler) ile zemine intikal edecek gerilmelerin zemin tarafından daha az hissedilmesi sağlanarak dolaylı olarak zemin emniyet gerilmelerinin aşılması önlenebilmektedir. Bu yöntemle geosentetik malzeme ile donatılandırılmış olan dolgu yapısı, adeta bir radye gibi çalışmaktadır.

Taşıma gücü ve/veya konsolidasyon problemi olan zeminlerde, yapılacak üst yapının güvenliğini sağlamak için zemin iyileştirme yöntemlerine ihtiyaç duyulmakta ve bu yöntemlerle zeminin fiziksel ve mekanik özellikleri değiştirilmektedir. Zemin iyileştirme uygulamalarında, geosentetikler çoğunlukla tek başlarına yeterli olmamakta ve klasik yöntemlerle birlikte kullanılmaktadırlar (iyileştirilmiş zemin üzerine yük dağıtma ve/veya azaltma amaçlı kullanımı). Konsolidasyon problemi olan kohezyonlu zeminlerde, zamana bağlı oturmaları hızlandırmak için fitil dren (band dren) uygulamaları ülkemizde ve dünyada geçmişten beri kullanılmaktadır.

Geçmişten günümüze mühendislik yapılarının imalatları sırasında karşılaşılan en büyük problemlerin başında su gelmektedir. Suyun, bulunduğu ortamdan kontrollü şekilde drene edilmesi klasik yöntemler ile her zaman basit ve ekonomik olamamaktadır. Klasik yöntemlere alternatif olarak geliştirilen geosentetik bazlı kompozit malzemeler ile hızlı ve ekonomik çözümler üretilebilmektedir.

Geosentetik malzemeler, çevre mühendisliği projelerinde kullanılan çevreci ürünlerdir ve çöp depolama alanları, vahşi depolama alanları, maden atık depolama alanları gibi depolama alanlarında izolasyon ve drenaj sistemlerinin sağlanmasında önemli bir rol oynar. Bu malzemeler, hızlı ve ekonomik çözümler sunarak çevresel sürdürülebilirlik ve etkili mühendislik çözümleri sağlamaktadır.

Geosentetik ürünler ile zayıf zeminler üzerine yol platformları teşkil edilebildiği gibi (zemin güçlendirme), yol tabakasındaki yansıma ve/veya timsah çatlaklarını da (asfalt güçlendirme) geosentetik ürünler ile ortadan kaldırabilmekteyiz. Bu şekilde yol platformu kalınlığında azalma da sağlanabilmektedir (zemin güçlendirme). Tüm bunlara ek olarak geliştirmiş olduğumuz CheMax serisi ürünlerimiz ile yer altı sularını yol dolgularından % 100 uzaklaştırabiliyor, dolguyu güçlendirebiliyor ve bir seperatör gibi çalışarak yapısal dolgu ile temel tabakayı ayırabiliyoruz.

Deniz tabanında farklı amaçlar için geçirilen yapıların korunması, özellikle su altında imalat yapılması gerektiği için klasik yöntemlerle uygulanabilir olmamaktadır. Deniz altına yerleştirilen bu elemanlar, deniz altındaki yüksek akım kuvvetlerine maruz kaldıklarında ağırlıklarının yetersiz olması sebebiyle yer değiştirmekte ve zaman içerisinde bu hareketlenmelerden dolayı bozulma göstermektedirler. Geosentetik ürünler ailemizden olan boru koruma sistemlerimiz ile bu problem hızlı ve ekonomik şekilde çözülebilmektedir.

Dere ve nehir yatakları içerisindeki suyun hareketi, dönemsel taşkınlar, mevsimsel olarak su kotundaki değişimler; kanal şevlerinin yenmesine ve dolayısıyla toprak kayıplarına sebep olmaktadır. Suyun bu hareketi ile birlikte kanal şevlerinde yaşanan bu erozyon sebebiyle, zamanla şev stabilitesi problemleri ortaya çıkmakta ve zamanla dere ve nehir yatakları güzergahı değişmektedir. Geçmişten günümüze beton kaplamalar ile giderilmeye çalışılan bu problem, rijit yapıların servis ömürleri nedeniyle kalıcı olamamakla birlikte geosentetik dere kaplama elemanları ile kalıcı hale getirilebilmektedir.

Kıyı bölgelerindeki en büyük problem suyun hareketi ile birlikte (dalga, gel-git) sahil hattında bulunan kara parçalarının su tarafından yenilmesi ve toprak kayıplarının yaşanmasıdır. Kıyı bölgelerindeki mühendislik yapılarının (liman, iskele, mendirek, dalgakıran) ömürleri de suyun bu hareketinden doğrudan etkilenmektedir. Kıyı bölgelerinin korunması ve liman yapılarının güvenliğini sağlamak amacıyla geosentetik kıyı koruma elemanları ile kalıcı ve ekonomik çözümler üretilebilmektedir.

Geçmişten günümüze en çok kullanılan hidrolik yapıların başında gelen gölet yapıları, içme ve sulama amaçlı kullanılmakta olup; tarım arazileri için ayrıca büyük önem arz eden yapılardır. Su alma yapıları olarak tasarlanan göletlerde yaşanan en büyük problem suyun bünyede tutulamaması ve istenen kapasitenin korunamamasıdır. Geosentetik kil örtü, geomembran ve geotekstil kullanımı ile oluşturulan sızdırmazlık kaplamaları ile kalıcı ve ekonomik çözümler üretilebilmektedir.

Gelişen teknoloji ile birlikte mühendislik yapıları da gelişmiş, bazı klasik sistemlerin limitleri zorlanmıştır. Belli yüksekliklerden sonra tasarlanması ve uygulanması imkansız hale gelen betonarme istinat duvarları, günümüzde yerini esnek sistemler olarak isimlendirilen geosentetik donatılı istinat duvarlarına (MSEW) bırakmıştır. Kullanılan ön yüz elemanına göre mimari detayları ve görsellikleri değişen bu duvarlar, dik bir yüzey görülmek istendiğinde yapı blokları ile teşkil edilerek Bloklu İstinat Duvarı adını almaktadırlar.

Yeşillenebilen geosentetik donatılı bohçalama sistem istinat duvarları ile hem mimari kaygılar ortadan kaldırılmış çevreci bir görünüm elde edilmekte hem de betonarme istinat duvarları ile düşünülemeyecek yüksekliklerde istinat duvarı yapıları yapılabilmektedir. Yeşil istinat duvarları ile özellikle konut ve karayolu projelerinde dolgu alanlar güvenle teşkil edilebilmektedir.

Atık alanlarındaki en büyük problemlerin başında atığın muhteviyatının sulu olması ve bir yerden başka bir yere depolanması için taşınmasının güçleşmesidir. Çökertme havuzları için yeterli yerin olmaması, atığın bu alanlara taşınmasındaki ilave maliyetler gibi nedenlerle klasik yöntemler toplam maliyetlerde çok da ekonomik olmamaktadır. Geosentetik ürün gamında önemli yer tutan geosentetik tüp malzemeler ile atığın susuzlaştırılması kolaylıkla sağlanarak pratik bir şekilde taşınabilir hale gelmektedir. Bertaraf alanına depolanmaları da düzgün yapılabildiği için alandan da tasarruf sağlanarak daha fazla atığın bertaraf alanlarında depolanması sağlanabilmektedir.

Maden sahalarında, sahadan çıkan atık malzemenin içeriği ve bu atığın uygun şekilde depolanması önem arz etmektedir. Atığın muhteviyatına uygun olarak depolama alanlarında tabanda ve şevlerde sızdırmazlık bariyerleri yapılmaktadır. Klasik yöntemlerde tabanda kil zemin ile kaplama yapılmakta; ancak aynı uygulama ile şevlerde sızdırmazlık sağlanamamaktadır. Teknolojinin gelişmesi ile geosentetik malzemelerin performans değerleri geliştirilmiş ve atığın muhteviyatına uygun sızdırmazlık bariyerleri yapılması sağlanmıştır.